sitene türk bayrağı 
www.siirlerinefendisi.tr.gg
   
  KALP GÖZÜ
  Çocuklarınıza beddua etmeyiniz
 


Çocuk Yüreği


Çocuklarınıza beddua etmeyiniz


 Önceki yazılarda dua etmenin güzelliğini paylaştık. Bedduayı aklımıza bile getirmek istemezdik. Onunla ilgili bilgiye de ihtiyaç duyulmamasını arzu ederdik. Ancak yaşanılan hayatın gerçekleri buna ihtiyaç duyulduğunu dile getiriyor.

 Beddua, aleyhte dua etmek, cezalandırılma isteyen bir duada bulunmaktır. İnsanlar, öfkelenince veya canı yanınca çok defa iradelerine hakimiyeti kaybederler, acı sözler söylerler ve beddualar yağdırmaya başlarlar. Bu, yeterli İslâmî şuurda olmayan insanlarda daha çok görülen bir davranıştır. Daha duygulu olmaları, hislerine hakim olmakta daha fazla zorluk çekmeleri sebebiyle kadınlar arasında daha yaygındır.

Nice anneler, çocukları için biraz düşününce kendilerinin de razı olmayacağı acı sözler söyler ve beddua ederler. Bu çok yanlış bir davranıştır. Çocuğu rencide eder, hem bağlı olduğu dine karşı, hem de kendisine beddua eden annesine karşı iyi duyguları sarsılır. Hele de anne bunu sık sık ve yerli yersiz yapıyorsa... Düstur olarak bilinmesi gereken gerçek şudur: Müslüman lanetçi olamaz. Kötü söz söylemeyi adet haline getiren, kaba davranışlı, itici, küfürbaz birisi de olamaz... Bunlar İslâm ahlâkıyla, ALLAH Resulü'nün irşad ettiği sîret ile yan yana gelemez...

Müslüman, kendisini akıntıya terk etmeyip iradesinin dizginlerini elden bırakmayan, ahlak güzelliğini her şart altında korumaya muvaffak olan insandır... Hata etmişse hatasından hemen dönebilen, Rabbine sığınıp tevbe eden ve tevbesinde samimi olandır...

Rabbimizin hata işleyen mü'minlerin gönüllerini ümitle dolduran şu hitabına kulak veriniz: "Ey günah işleyerek, nefsine zulm eden kullarım! ALLAH'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. ALLAH, bütün günahları affetmeye kadirdir. O, sonsuz rahmet ve mağfiret sahibidir. Size azap gelip çatmadan, Rabbinize yönelin; O'na teslim olun. Sonra yardımcı bulamaz, çaresizlik içinde kıvranırsınız. Ansızın gelen azapla yüz yüze gelmeden, Rabbinizden size indirilenin en güzeline, Kur'ân'a tâbi olun. Nefsin; 'yazıklar olsun bana! ALLAH'a karşı azgınlık içinde oldum. Hak ve hakikatle alay edenlerden, onu hafife alanlardandım,' diyeceği ve pişmanlıkla kıvranacağı günden, sakının!" [Zümer, 39/ 53-56]

Kendi kendinize beddua etmeyin
Tevbe kapısı hiçbir insan için kapalı değildir ve hayat devam ettiği veya kalp mühürlenmediği sürece açıktır. Dilin yerli yersiz bedduaya alışkanlığı da ciddî bir hatadır ve en kısa zamanda dönülmesi ve tevbe edilmesi gereken bir alışkanlıktır. Çocuklara beddua da çok görülen çirkin davranışlardandır.

ALLAH Resûlü (sav) çocuklara beddua etmeyi doğru bulmamış ve devesine kızan ve bu sebeple arkasından lanet eden birisini ikaz ettikten sonra şöyle buyurmuştur: "Kendi kendinize beddua etmeyin, çocuklarınıza da beddua etmeyin, mallarınıza da beddua etmeyin. Yapacağınız beddualar, ALLAH'tan bir şey istenildiğinde duaların kabul edilip istenilenin verildiği bir saate rast gelmesin" [Sahih-i Müslim, Zühd (4/2304]

Evde ayağına takılan, çarpan veya bulunamayan eşyaya, tarlaya, bahçeye giren hayvana lanet eden, yaramazlık yapan veya gönderdiği yere gitmeyen, istediği işi yapmayan çocuğuna beddua edenlerin hiç de az olmadığı bir gerçek.

Çok defa bu beddualar, onların kötülüğünü istemekten ziyade dil alışkanlığı ile sıralanan beddualar veya dile yerleşen lanetlerdir. Ancak böylesi de doğru değildir, hoş görülecek bir tavır da olamaz. Bunu alışkanlık haline getirmek de ayrı bir kusurdur. Çok çirkin bir alışkanlıktır... Küçük görülen şeyler, üzerinde ısrar edildiğinde, alışkanlığa dönüşür, büyür ve insanın ahlâkının, şahsiyetinin bir parçası haline gelir... Daha sonra kolay kolay sökülüp atılamazlar.

ALLAH Resulü'nün yukarıda zikredilen buyruğu açık olduğu gibi o, Müslüman'ın kaba sözlü, çirkin kelimeler kullanan ve insanlara lanet yağdıran birisi olamayacağını dile getirir ve Abdullah İbn Mes'ûd'un(ra) rivâyet ettiği bir hadiste şöyle der:

"Mü'min başkalarının iffetine dil uzatan, insanlara lanet yağdıran, çirkin, saldırgan ve kaba sözler söyleyen biri olamaz." [Sünen-i Tirmizî, Birr ve Sıla (4/ 350 Hadis No: 1977), Müstedrek, Hâkim (1/ 12 Hadis No: 29, 30,31) Tirmizî, Hadisin "hasen garib" olduğunu söyler. Hakim, Buhârî ve Müslim'in şartına göre "sahih"tir der, Zehebî sükut eder. Hadisi, İmam Buhârî de "el-Edebü'l-Müfred"de nakleder. (Hadis No: 312, 332)]

Çocuklarımıza karşı dikkatli olmak zorundayız
Diğer insanlar için diline hakim olması, ne söylediğini bilerek söylemesi, duygu ve düşüncelerini, sevinçlerini ve acılarını, hatta öfke ve  tenkitlerini güzel kelimelerle ifade etmesi istenen mü'minler, kendilerinden bir parça olan çocukları, geleceğe yönelik ümitleri için daha da dikkatli olmak zorundadırlar... Onlar henüz mükellef de değildirler. Bizi yaratan Rabbimizin hoş karşılayıp fırsat verdiğine siz de sabrediniz ve fırsat veriniz. İyiliği için gayret sarf ediniz. Hatalarını iyi bir üslupla söyleyiniz ve hatalarından vazgeçirmeye çalışınız. Doğruyu ve doğruların güzelliklerini gösteriniz. Onlar için gerçek manada büyük olunuz... Mü'min daima şuurla hareket eden insan olmalı, iman, akıl ve iradesinin önüne hiçbir şeyin geçmesine izin vermemelidir...

Çocuklara selâm vermek
Selam, İslâm'ın şiarıdır. Selâm mü'minin mü'mine duasıdır. Söze güzel duygularla ve dua ile başlayıştır. Gönülden gönüle bağ kuruşun ilk kelimeleridir. O, sevginin, ve kaynaşmanın artmasına vesiledir.

ALLAH Resûlü (sav) karşılaştığı insanlara selâm vermiş, verilmesini ve yayılmasını emretmiştir. Sahih-i Müslim'de yer alan bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"Nefsim elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki; iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçek manada iman etmiş olmazsınız. Yaptığınızda aranızdaki sevgiyi artıracak bir şeyi size işaret edeyim mi? Selâmı aranızda yayın." [Müslim, Ebu Davud, Tirmizî]

Mü'minlerin birbirleriyle selâmlaşması, esasen âyetle de sâbit bir emr-i ilâhîdir: "Size selâm verildiğinde, bu selâma size verilenden daha güzel bir şekilde mukabele edin veya aynı şekilde karşılık verin. ALLAH, her şeyi bütün incelikleri ile hesap edendir." [Nisâ Sûresi 4/ 86]

Selâm asla ihmal edilmemesi gereken bir şi'ârdır. Kendi yuvalarımıza ayak attığımızda da dilimize ilk gelen kelimeler olmalıdır.

Enes'in (ra) rivayet ettiği bir hadise kulak veriyoruz: "Resûlullah (sav) Efendimiz bana şöyle buyurdular: "Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman onlara selâm ver. Bu sana ve ailene bereket getirir." [Tirmizî]

Yuvamızda bereket istiyor, gönüllerde güzel duyguların dolaşmasını arzu ediyorsak yuvalarımıza girerken selâm verme şuurunu yitirmemeliyiz. Yuvamızda bulunanlar selâm ve dua için her halde en çok üzerimizde hakkı olanlardır. ALLAH Resûlü (sav) bu şi'ârın yerine bir başka kelimenin geçirilmesine de razı olmamıştır. [Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, İbn Kesîr (3/ 280)] Sadece büyüklere değil, çocuklara da selâm vermiş, İslâm şi'ârını onlarla da paylaşmıştır. Bize bıraktığı manevî mirası arasında bu da yer almıştır.

ALLAH Resulü, çocuklara selam verirdi!
Şimdi Enes'ten gelen ve Resûlullah'ın çocuklara selâm verdiğini ifade eden hadisleri paylaşıyoruz: İmam Buhari ve İmam Müslim naklediyor: "Enes İbn Mâlik (ra), çocukların yanından geçerken onlara selâm vermiş ve; "Resûlullah (sav) böyle yapardı" demiştir. [Buhari, Müslim]

Medîne-i Münevvere'ye hicretinden vefatına kadar ALLAH Resulü'nün (sav) yanından ayrılmayan ve terbiyesini ondan alan Enes (ra) bu davranışı ile bize ALLAH Resulü'nün bir sünnetini aktarıyor, kendisi de, kendinden sonraki nesillere bu konuda örnek oluyordu. Nitekim Müslim ve Tirmizî'nin bu hadisle ilgili naklinde Seyyâr (rh.a) şöyle der: "Sâbit el-Bünânî ile yürüyordum. Çocukların yanından geçiyordu; onlara selâm verdi ve dedi ki: Enes (ra) ile birlikteydim. Çocukların yanından geçerken onlara selâm verdi... O da; "Ben ALLAH Resûlü (sav) ile birlikte yürüyordum. Çocukların yanından geçiyorduk, onlara selâm verdi" dedi. [Müslim, Tirmizi]

*

Ebu Davud ise Enes'ten Resûlullah'ın (sav) çocuklara selâm verdiğini nakleder: "Resûlullah (sav) çocukların yanına geldi. Oynuyorlardı. Onlara selâm verdi." [Ebu Davud]

*

Ebu Davud, Enes'ten gelen bir başka rivayet daha nakleder. Bu rivayette Enes (ra) şöyle der:

"Ben çocuktum ve çocukların arasındaydım. Resûlullah (sav) yanıma kadar geldi. Bize selâm verdi. Sonra elimi tuttu ve beni bir iş için gönderdi. Ben yanına dönünceye kadar da bir duvarın gölgesine oturarak beni bekledi." [Ebu Davud]

*

ALLAH Resulü'nün çocuklara selâm verişini dile getiren hadislerden bir demet sunduk. Bu hadisler okunmalı, incelenmeli, sonra da ALLAH Resulü'nün çocuklara selâm verişinin onlar üzerinde nasıl bir tesir uyandıracağının da üzerinde düşünülmedir. Kainatın Efendisi'nden  gelen bu davranış, çocukları onurlandırış; onlara gerçek manada değer veriştir. Onlar kendi oyun dünyalarına dalıp çocukluklarını yaşıyor olsalar bile bunu hissedeceklerdir. Resulullah'tan gelen selâm, selâm verilen çocukları ciddiye alıştır. Onların çocukluk dünyalarına ve gelecek günlerine yepyeni bir duygu, bir başka şuur katıştır. Büyüyünce bunun ne demek olduğunu elbette daha iyi anlayacaklar ve o anın güzel duygularını daha derinden yaşayacaklardır.

Bunu kendi hayatımızda da görüyoruz. Çocuklar, değer verdikleri bir insandan selâm alınca bu selâma ne kadar da candan cevap veriyorlar. O insanı gördükçe yine selâm bekliyor veya ondan önce davranıp kendileri ona selâm veriyorlar. Bazen selâmlarına birkaç kelime daha ekleyerek arada bağ kurmaya, var olan bağı güçlendirmeye çalışıyorlar. Beklenmedik bir anda söyledikleri güzel kelimelerle üzerinizden günün yorgunluğunu silip götürüyorlar. Biraz kapalı bir bölgede iseler açığa çıkıyor veya dikkat çekecek bir noktada yer alıyorlar. Geldiğinizi pencereden görmüşlerse, çok geçmeden kendilerini balkondan size gösteriyorlar...

Onlar, büyüklerden büyüklük, örneklik, güzel davranışlar ve onlara değer verişin, duanın öz ifadesi olan selâm bekliyorlar. Hele de selâmı birkaç güzel söz, hatır soruş, birkaç latifeli kelime de takip ederse sevinçlerine sevinç katıyorlar...

Evet, selâm, gönülden gönüle bir köprü, söze başlamak için bir anahtardır. Gönül kapılarının açılması için bir paroladır. Aynı zamanda bir duadır. Az ve öz bir dua. En güzel dualardan biri...
 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol