sitene türk bayrağı 
www.siirlerinefendisi.tr.gg
   
  KALP GÖZÜ
  SUUDİ ARABİSTAN
 

 

SUUDİ ARABİSTAN

Resmi Adı: Suudi Arabistan Krallığı

Başkenti: Riyad (Nüfusu : 2.000.000)

Diğer Önemli Şehirleri: Mekke, Medine, Cidde, Taif, Demmam, Dahran, Bureyde.

Yüzölçümü: 2.150.000 km²

Nüfusu: 17.420.000 (1993 tahmini). Nüfusun % 77.5'i şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 66 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 63'tür. Nüfusun % 43'ünü 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Km² Başına Düşen İnsan Sayısı: 8.1

Nüfus Artış Hızı: % 3.9

Etnik Yapı: Nüfusun % 94'ü Araptır. Kalan nüfusu da Güney Asyalılar, Türkistan Türkleri ve Huiler oluşturmaktadır.

Dil: Resmi dil de konuşulan dil de Arapça'dır.

Din: Resmi din İslâm'dır ve halkın % 99'u Müslümandır. Müslümanların çoğu sünni ve büyük çoğunluğu Hanbelidir. Az sayıda da Şii vardır. Müslümanların dışında az sayıda hıristiyan ve doğu dinleri mensubu mevcuttur.

Coğrafi Durumu: Ortadoğu ülkelerinden sayılan ve Arap Yarımadası'nın büyük bir kısmını kaplayan Suudi Arabistan kuzeyden Ürdün ve Irak, kuzeydoğudan Kuveyt, doğudan Basra Körfezi, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, güneydoğudan Umman, güneyden Yemen, batıdan Kızıldeniz'le çevrilidir. En yüksek yerleri Asir Dağları (3139 m.) ve İbrahim Dağı (2500 m.)'dır. Topraklarının % 1'i tarım alanı, % 39'u otlak, kalanı çöl ve kumsaldır. Suudi Arabistan'a sıcak ve kurak bir iklim hâkimdir. Düzlüklerde sıcaklık daha fazla, dağlık alanlarda daha düşüktür. Ülkenin orta kesimlerinde yer alan başkent Riyad'da yıllık sıcaklık ortalaması 28.3 derece, yıllık yağış ortalaması 64 mm.'dir. Kızıl Deniz kıyısında yer alan Cidde'de ise bu oran 24.6 derece/81 mm.'dir.

Yönetim Şekli: Suudi Arabistan krallık rejimiyle yönetilmektedir. Kral oldukça geniş yetkilere sahiptir. Yasama yetkisi de kralın elindedir. Anayasaya göre ülkede uygulanacak yasaların şeriata dayanması gerekir. Ancak kral gerek gördüğünde şeriata aykırı yasa da çıkarabilmektedir. Anayasa tamamen kral tarafından hazırlanmıştır ve anayasayı değiştirme yetkisi de onun elindedir. Kral 1993'te 60 üyeli bir Danışma Meclisi oluşturdu. Bu meclisin üyelerinin tamamını kral bizzat kendisi belirledi. Ancak bu meclisin yetkileri oldukça sınırlıdır ve sadece kral istediği zaman toplanmaktadır. Şeriatın normalde bütün herkese karşı işlemesi gerekirken Suudi Arabistan'da "siyade" denilen ve kralla onun çevresindeki kişilerin oluşturduğu sınıfın yargı dokunulmazlığı vardır. Yönetim kadrosunu oluşturanların büyük bir çoğunluğu Suud ailesine mensuptur. Kendilerine "emir" denilen idari bölge yöneticilerinin tamamı Suud ailesine mensuptur. Bütün üst kademe yöneticileri kral tarafından tayin edilir. Onlar da kendi emirlerinde çalışacak kişileri tayin ederler. Dernek yöneticilerine varıncaya kadar bütün yetkili kişiler tayinle belirlenir, hiçbir yerde seçim yoluna gidilmez. Yardım kuruluşları ve dernekleri kurma ve kurdurma yetkisi sadece devletin elindedir. Her ne amaçla olursa olsun toplantı ve tören için özel izin gerekir. Suudi Arabistan, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), Arap Devletleri Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi, OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı), IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

İdari Bölünüş: 13 idari bölgeye ayrılır.

Tarihi: Bilindiği üzere bugün Suudi Arabistan yönetiminin elinde olan topraklar İslâm'ın beşiği olan topraklardır. Bu itibarla bu toprakların İslâmi tarihi Resulullah (a.s.)'ın peygamber olarak ortaya çıkmasıyla başlamış, raşid halifeler, Emeviler ve Abbasiler dönemleriyle devam etmiştir. Bazı küçük karışıklıklar ve ayaklanmalar müstesna tutulursa bu dönemlerde bu topraklar sürekli hilafeti temsil eden devletin yönetimi altında olmuştur. 1258'de Abbasiler'in Bağdat'taki varlıklarına Moğollar tarafından son verildikten kısa bir süre sonra Mısır'da yönetimi ellerinde bulunduran Memlükler Abbasi halifelerini yanlarına çağırmış ve hilafetin burada kendi himayelerinde devam etmesini sağlamışlardır. Böylece bu tarihten sonra bugünkü Suudi Arabistan'ın hükmettiği Arap Yarımadası'nın yönetimi Memlükler'in eline geçti. 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Memlük saltanatına son vermesinden sonra hilafetin Osmanlılara geçmesiyle birlikte kutsal beldeleri içinde bulunduran Arap Yarımadası'nın yönetimi de Osmanlıların eline geçti. Arabistan topraklarının Osmanlı yönetiminde olduğu dönemde 1740'larda bu bölgede Vehhabilik hareketi olarak bilinen itikadi hareket ortaya çıktı. Hareketin öncüsü Muhammedu'bnu Abdilvehhab 1744'te Riyad yakınlarındaki Der'iyye kasabasına yerleşerek orada bir kabilenin başkanı olan Muhammedu'bnu Suud ile işbirliği yaptı. Bu işbirliğinden Vehhabi isyanları doğdu. İsyancılar Osmanlılardan bağımsız olarak kendi inançlarına ve düşüncelerine göre şekillenen bir devlet kurmak istiyorlardı. Muhammedu'bnu Suud'un 1765'de ölümü üzerine Vehhabi isyanlarının askeri ve siyasi liderliğini oğlu Abdülaziz üstlendi. İsyan çok sürmeden Arabistan'a yayıldı ve isyancılar 1803'te Mekke'yi ele geçirdiler. Osmanlı Devleti bu isyanları bastırmak için Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'yı görevlendirdi. Mehmed Ali Paşa'nın oğlu Tosun'un komutasındaki bir ordu 1812 - 13'te Medine, Mekke ve Taif'i vehhabilerden geri aldı. Daha sonra Mehmed Ali Paşa bizzat kendisi Abdülaziz'in üzerine yürüdü. Başlangıçta direnen Abdülaziz 1814'te ani bir şekilde öldü ve kuvvetleri dağıldı. Mehmed Ali Paşa'nın gönderdiği Kavalalı İbrahim Paşa 1818'de Der'iyye'ye girerek isyancıları yenilgiye uğrattı. Muhammedu'bnu Abdülvehhab'ın oğlu Der'iyye kadısı Süleyman'ı da öldürdü. İbnu Abdilvehhab'ın diğer oğlu Ali de haccda yakalanarak öldürülmüştür. İbrahim Paşa Abdülaziz ibnu Suud'un oğlu Abdullah'ı ve çocuklarını yakalayarak İstanbul'a gönderdi ve bunlar 17 Aralık 1819'da burada idam edildiler. Ancak vehhabi hareketi durmadı. Osmanlı ordularının önünden kaçan Türki bin Abdullah vehhabi kuvvetleri yeniden toparlayarak 1821'de Riyad'ı başkent yapan bir vehhabi devleti ilan etti. Bu yönetim başlangıçta askeri hareketlerle, 1843'ten sonra da Osmanlı Devleti'ne tabi olmayı kabul ederek 1891'e kadar ayakta kalmayı başardı. 1891'de dağılan bu yönetimi II. Abdülaziz ibnu Suud 1902'de yeniden toparlayarak Riyad merkezli vehhabi yönetimin kuruluşunu ilan etti. II. Abdülaziz Arabistan yarımadasında gücünü artırmak için İngilizlerle işbirliği yaptı. Sonraki yıllarda Arabistan'ın diğer bölgelerini de ele geçirerek topraklarını genişletti. Abdülaziz 26 Aralık 1915'te İngiltere'yle özel bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Abdülaziz'in ele geçirdiği toprakların kesin yönetimi ona ait olacak, ondan sonra da yönetim çocuklarına geçecekti. Ancak bu toprakların yöneticileri hiçbir şekilde İngiltere'nin aleyhinde olmayacaklardı. I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı Devleti'nin aleyhine sonuçlanması üzerine İbnu Suud yönetimi 1921'den sonra Hâil, Tâif, Mekke, Medine ve Cidde'yi de ele geçirdiler. Abdülaziz ibnu Suud 5 Aralık 1924'te Necd ve Hicaz kralı olarak ilan edildi. 27 Mayıs 1927'de İngilizlerle yapılan anlaşmayla "Necd ve Hicaz Krallığı" bağımsız bir devlet statüsü kazandı. 1932'de devletin adı "Suudi Arabistan Krallığı" olarak değiştirildi. Abdülaziz ibnu Suud'un krallığı 9 Kasım 1953'e kadar sürdü. Onun arkasından oğlu Suud ibnu Abdülaziz kral oldu. Onun 2 Kasım 1964'te ölümünden sonra yerine kardeşi Faysal ibnu Abdülaziz geçti. Onun 25 Mart 1975'te yeğeni tarafından öldürülmesi üzerine yerine kardeşi Hâlid ibnu Abdilaziz geçti. Onun 13 Haziran 1982'de ölümünden sonra da yerine kardeşi Fehd ibnu Abdilaziz geçti. Fehd ibnu Abdülaziz kardeşleriyle arasındaki saltanat rekabetinde ABD'den destek gördü ve krallığa geçmesinden sonra da ülkeyi tamamen ABD güdümüne soktu. 17 Ocak 1991'de başlayan Körfez Savaşı'nda da ABD'nin öncülüğündeki müttefik kuvvetlere en büyük lojistik desteği Suudi Arabistan verdi.

Dış Problemleri: Suudi Arabistan'ın Körfez krizinde takınmış olduğu tavır Irak'ın yanı sıra Yemen ve Sudan'la da arasının açılmasına yol açtı. Suud yönetimi Yemen'in söz konusu krizde Irak'ın tarafını tutması yüzünden ülkesinde çalışan 1 milyon Yemenliyi sınır dışı etti. Suudi Arabistan'ın Yemen'le ayrıca bir sınır meselesi vardır. Suud yönetiminin Sudan'la ilişkilerinin bozulmasında Sudan'ın Körfez krizinde Irak'ın yanında yer almasının yanı sıra bu ülke yönetiminin İslâmi bir çizgiyi benimsemesinin de etkisi olmuştur. Suud yönetimi Sudan'ın tutumuna bir tepki olarak Güney Sudan'daki ayrılıkçıları fiilen desteklemeye başladı.

Suud yönetimi içerdeki insan hakları ihlalleri ve baskıcı uygulamaları yüzünden çeşitli uluslararası insan hakları kuruluşlarının da hedefi haline geldi. 1993'te sürekli bu tür kuruluşlarla başı dertteydi. Uluslararası Af Örgütü ve daha başka insan hakları kuruluşları bu ülkedeki insan hakları ihlalleriyle ilgili oldukça kabarık raporlar yayınladılar.

İç Problemleri: Ülkedeki despotik kraliyet rejimine ve insan hakları ihlallerine karşı tepkiler son yıllarda iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Bu yüzden çeşitli üniversitelerde ve bakanlıklarda görevli aydınlar 1993 Mayıs'ında bir bildiri yayınlayarak yönetimi şeriat ilkelerine dönmeye ve şeriatın insanlara sağlamış olduğu hakları güvenceye almaya çağırdılar. Ancak çok geçmeden bu bildiriye imza atanların hepsi görevlerinden uzaklaştırılarak birçoğu tutuklandı. Buna rağmen üniversite çevrelerindeki rahatsızlık devam etti ve aynı yılın Ağustos ayında 60 öğretim görevlisi kraldan, tutuklananların serbest bırakılmalarını istedi. Çok geçmeden bazı imamlar ve din alimleri de yönetimin baskıcı ve İslâm'a aykırı uygulamalarından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Bu gelişmeler üzerine de çok sayıda imam görevden uzaklaştırıldı ve birçoğu tutuklandı. Yönetim şimdilik kendisine yönelik tenkitleri ve tepkileri zorla susturmaya çalışıyor. Ancak bu metodun uzun vadeli bir çözüm olmayacağı, gittikçe yaygınlaşan rahatsızlığın ileride ciddi bir patlamaya yol açmasının ihtimal dahilinde olduğu görülüyor.

İslami Hareket: Suudi Arabistan yönetiminin uyguladığı sıkı baskı politikası ve örgütlenmeye karşı getirilen yasaklar bu ülkede örgütlü bir İslâmi faaliyet yürütülmesine imkân vermemektedir. Hâlen faaliyet yürüten kuruluşların tamamı devlete bağlıdır ve devletin resmi politikasını savunmak zorundadır. 100 bin kişilik bir orduya sahip olan Suudi Arabistan'ın 300 bin kişinin çalıştığı bir istihbarat örgütünün bulunması dolayısıyla cemaat çalışmaları yürütülmesi de oldukça zor olmaktadır. Başta Müslüman Kardeşler olmak üzere kendi ülkelerinde İslâm'ı devlete hâkim kılmayı amaçlayan cemaatlerin Suudi Arabistan'da faaliyette bulunması yasaklanmıştır. İbnu Abdilvehhab'in görüşlerine dayandırılan resmi davet çalışmalarının amacı ise Suud yönetiminin izlediği politikaya bir meşruiyyet zemini oluşturmak ve özellikle gençler arasında resmi sansürden geçmemiş fikirlerin yayılmasına fırsat vermemektir.

Tanınmış Din Önderleri: Muhammedu'bnu Abdilvehhab : Hilafeti temsil eden Osmanlı devletine karşı Arap yarımadasında ortaya çıkmış olan isyanların fikri ve itikadi zeminini hazırlamış ve kendine özel birtakım sert çıkışlarda bulunmuş olması dolayısıyla birçokları tarafından tenkit edilmiş olsa da özellikle Arap yarımadasını ciddi şekilde etkileyen İbnu Abdilvehhab 1703'te Riyad yakınındaki Uyeyne'de doğdu. İlk ilmi tahsilini Uyeyne kadısı olan babası Abdülvehhabi'bnu Süleyman'dan aldı. Sonra Mekke, Medine, ve Basra'da ilim tahsil etti. İlk davet çalışmalarını da Basra'da başlattı. İnsanların gerçek İslâm'dan uzaklaşarak çeşitli şirk amellerine bulaştıklarını söylüyor ve onları yeniden tevhid inancına dönmeye çağırıyordu. Basra'da ilim adamlarıyla tartışmalara girdi ve kendisine karşı oluşan tepki dolayısıyla buradan ayrılmak zorunda kaldı. Çeşitli şehirlerdeki çalışmalarından sonra 1726'da, babasının Uyeyne'den sonra kadılık yaptığı Hureymila'ya yerleşti. 1740'da babasının ölümünden sonra geniş çaplı bir hareket başlatmak istedi. Ancak Hureymila halkının tepkisi üzerine Uyeyne'ye geçti ve oranın emiri Osman ibnu Muhammed'le işbirliği yaparak etrafında şirk amelleri işlendiği gerekçesiyle Zeyd ibnu Erkam (r.a.) türbesini yıktırdı. Sonra Der'iyye'ye geçerek oradaki kabile başkanı Muhammed ibnu Suud'la işbirliği yaptı. Bu işbirliğinden de meşhur vehhabi isyanları doğdu. 1792'de Der'iyye'de vefat etti.

Ekonomi: Suudi Arabistan ekonomisi birinci derecede petrole dayanır. 1992'de toplam 2 milyar 975 milyon varil petrol üretmiştir. OPEC ülkeleri arasında 1993'te gerçekleştirilen anlaşmadan sonraki günlük petrol üretiminin 8 milyon varil olması kararlaştırılmıştır. Bu miktarla OPEC ülkeleri arasında birinci sırayı almıştır. Bu miktar OPEC ülkelerinin 24 milyon 520 bin varil olan toplam petrol üretiminin üçte birine yakındır. 1993'teki petrol rezervi 259 milyar varil olarak tahmin ediliyordu. 1992'de 32 milyar 810 milyon m3 de doğal gaz üretmiştir. 1993'teki doğal gaz rezervi ise 5 trilyon 135 milyar m3 olarak tahmin ediliyordu. Petrol ve doğal gazdan elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 35'dir. Suudi Arabistan hacdan da önemli miktarda gelir sağlamaktadır. Suud yönetimi hacılardan ayakbastı parası, özel hizmet parası gibi çeşitli vergiler almaktadır. Tarım son yıllarda petrolden elde edilen gelirlerle nispeten geliştirilmiştir. En çok üretilen tarım ürünlerinin başında tahıl ve çeşitli sebzeler gelir. Son yıllarda seracılığın yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Başta hurma ve üzüm olmak üzere bazı meyveler de yetiştirilmektedir. 1992'de 4 milyon 750 bin ton tahıl, 715 bin ton meyve, 1 milyon 425 bin ton sebze üretilmiştir. Bazı bölgelerde hayvancılık da yaygındır. 1992'de 220 bin baş sığır, 200 bin baş civarında deve ve 6 milyon baş koyun bulunuyordu. 1991'de % 95.5'i denizden, kalanı iç sulardan olmak üzere 44 bin ton balık avlanmıştır. Tarım ve hayvancılıktan elde edilen gelirin milli gelir içindeki payı % 6'dır. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık sektöründe çalışanlar tüm çalışan nüfusun % 3.6'sını oluşturmaktadır.

Para Birimi: Suudi Arabistan Riyali

Gayri Safi Milli Hasılası: 123 milyar 160 milyon dolar. (Yıllık safi artış: % 3)

Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 7070 dolar

Dış Ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başında petrol, petrol ürünleri, doğal gaz (bu kalemlerin ihracattaki payı: % 91.5), hurma, çeşitli gıda maddeleri ve bazı sanayi ürünleri gelmektedir. İthal ettiği malların başta gelenleri ise askeri araç ve gereçler, uçak, ulaşım araçları ve yedek parçaları, makineler, elektrikli ve elektronik araçlar, gıda maddeleri, ilaç ve kimyasal maddelerdir. İthalatında birinci sırayı ABD, ihracatında ise Japonya alır. Bu ülkelerden sonra Fransa, İtalya, Singapur, İngiltere, Hollanda, İsviçre, İsveç, Brezilya, Endonezya, Kanada, Pakistan ve Avustralya gelir. 1990'da dış ticaret açığı 20 milyar 350 milyon dolar, 1991'de uluslararası cari işlemlerindeki açık ise 25 milyar 740 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Sanayi: Suudi Arabistan'ın sanayi kuruluşlarının başında petrol arıtma ve petrokimya tesisleri gelir. Üretime dayalı sanayi pek gelişmemiştir. Ancak son yıllarda bazı sanayi kollarının oluşturulması yolunda mesafe katedilmiştir. Şimdiye kadar kurulmuş olan sanayi kuruluşları genellikle gıda, meşrubat, sigara, tekstil, dericilik, konfeksiyon, mobilya, ağaç işleri, kâğıt ve kırtasiye malzemeleri imalatı, plastik, çimento ve diğer inşaat malzemeleri üretimi, maden işleri, madeni ve toprak eşya üretimi, büro malzemeleri ve çeşitli mekanik ve elektrikli araçlar üretimi sektörleriyle ilgilidir. İmalat sanayisinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 9'dur. Çalışan nüfusun yaklaşık % 11.5'i sanayi sektöründe iş görmektedir.

Enerji: Suudi Arabistan'da 1991'de 47 milyar 710 milyon kw/saat elektrik üretilmiştir. Aynı yıldaki elektrik tüketimi de bu rakama eşittir. Elektrik enerjisinin tamamı petrole dayalı termik santrallerden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 3100 kw/saattir.

Ulaşım: Başkent Riyad'da ve ülkenin ticaret merkezi Cidde'de uluslararası trafiğe açık birer havaalanı mevcuttur. Bunlardan başka iç ulaşımda kullanılan 23 havaalanı bulunmaktadır. Ancak kutsal şehir Mekke'de havaalanı yoktur. Bu şehirle hava bağlantısı Cidde üzerinden sağlanmaktadır. Basra Körfezi kıyısında yer alan Dahran ve Demmam şehirleriyle, Kızıldeniz kıyısındaki Cidde'de dış dünyaya açılan birer büyük liman mevcuttur. Petrol ihracatı da bu limanlardan yapılmaktadır. Suudi Arabistan'ın 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 302 gemisi vardır. 893 km.'lik demiryolu, yarıya yakını asfaltlanmış olmak üzere 144.700 km.'lik karayolu ağına sahiptir. Bu ülkede ortalama 3 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Eğitim ücretsizdir. İlkokul 6 yaşında başlar ve 6 yıl sürer. Ortaokul ve lise dönemi de 6 yıl sürer. 9.000 ilkokul, 4200 genel ortaöğretim kurumu, 40 mesleki ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. İlkokul çağındaki çocukların % 65'i bu öğretimden yararlanabilmektedir. Bu oran ortaöğretim çağındaki çocuklarda % 35'tir. 9'u üniversite olmak üzere 85 yüksek öğretim kurumu mevcuttur. Üniversite çağındaki gençlerden yüksek öğretim kurumlarına kayıt yaptıranların oranı % 13'tür. Okuma yazma bilenlerin oranı ise % 63'tür.

Sağlık: Suudi Arabistan'da 300'e yakın hastane, 23.540 doktor, 1550 diş doktoru, 40.000 hemşire mevcuttur. 740 kişiye bir doktor düşmektedir.





kabe2.jpg
 kabe.jpg 


kabeveininplan.jpg 


kabeplan.jpg ,


hacbadetiplan.jpg

 

mekkeotelleri.jpg 


mekkeyerleimvearafatantikalgzergah.jpg 




kabevesafamerve.jpg 




kabeninyllaragregenilemeplan.jpg 
mescidiharamplan.jpg 

mikatsnrlar.jpg 

ravzaymutahharaplan.jpg 

mescidinebeviplan.jpg ü





cennetlbakiplan.jpg 




medineotelleri.jpg 



mescidinebevivecennetlbakiplan.jpg 

Zoom to 200%
Zoom to 400%
Zoom in
 
Show legend
open search page
print
NW
N
NE
W

N
NE
W




İŞTE KABE'NİN YENİ PLANI

Mekke'de Kabe çevresi tamamen değişecek. 7 bin bina yıkılacak, 12 şeritli yol yapılacak. 14 milyar dolarlık proje, Öger ve Bin Ladin inşaat gruplarına verildi. Müslümanların kutsal mekanı Mekke'de Kabe çevresi 10 yıl içinde tamamlanması öngörülen projelerle yepyeni bir çehreye kavuşacak. İşte Mekke'yi değiştirecek çalışma...

30 GÖKDELEN DİKİLECEK

14 milyarlık 6 proje için 7 bine yakın bina yıkılıyor. Üç yıldır devam eden çalışmalardan Ömer Tepesi projesi çerçevesinde tepe, iş makineleriyle düzleştiriliyor. Bu alana 30'ar katlı 60 gökdelen inşa edilecek.

230 bin metrekarelik alanda oteller, yerleşim birimleri, alışveriş merkezleri ve sosyal tesisler yer alacak. Burada en az 100 bin kişinin ikamet etmesi bekleniyor. Proje tamamlandığında 100 bin kişi aynı anda havalandırmalı özel alanlarda namaz kılabilecek.

PROJEYİ BİN LADİN GRUBU YÜRÜTÜYOR

Diğer bir proje çerçevesinde inşa edilecek 40'ar katlı ikiz gökdelenlerden sonra ise şu anda hizmet veren Hilton otelinin taşınarak, binasının yıkılacağı belirtiliyor. Suudi Öger grubu ve 11 Eylül saldırılarıyla adı tüm dünyada duyulan ABD'nin "her yerde aradığı" söylenen Usame Bin Ladin'in ailesine ait Bin Ladin inşaat tarafından yürütülen projenin en geç 5 yıl içinde tamamlanması öngörülüyor.

Başka bir proje kapsamında ise Cidde havaalanı ile Mekke arasında ulaşımı sağlayacak hızlı tren hattı yapılacak. En kısa zamanda yapımına başlanması beklenen trenin, Ömer Tepesine kadar gelmesi planlanıyor. Suudi yönetiminin verdiği bilgiye göre, yap işlet devret prensibiyle uygulanması beklenen ve ihalesi tamamlanan proje bittiğinde, saatte 300 kilometreye kadar hız yapabilen trenler Cidde havaalanı ile Mekke arasındaki mesafeyi 30 dakikada, Cidde ile Medine arasındaki mesafeyi ise yaklaşık 2 saatte alacak.

12 ŞERİTLİ YOL

Projeler kapsamında Mekke'nin girişinden Ömer Tepesine kadar uzanacak, 4 kilometrelik, 80 metre genişliğinde 12 şeritlik Kral Abdülaziz Yolu da inşa edilecek. Bu yol sayesinde özellikle hac döneminde Cidde ile Mekke arasında yaşanan trafik sıkışıklığının azaltılması hedefleniyor. Yol inşaatı için Mekke'nin girişinden itibaren yüzlerce bina yıkılıyor.

Ayrıca Ömer Tepesinin önünde bulunan Intercontinental ve Hilton otellerinin yıkılarak, Kabe'nin rahatlıkla görülmesi sağlanacak. Bu şekilde Kabe'nin yanında bulunan iki büyük bina yıkılırken, buranın hemen arkasında gökdelenler yükselecek.

ŞEYTAN TAŞLAMA ALANI İKİ KATINA ÇIKACAK

Bu arada Kabe alanının genişletilmesi çalışmaları büyük hızla sürüyor. Şeytan Taşlama alanındaki çalışmalar neredeyse tamamlandı.
Şu anda bir gidiş ve bir geliş koridoruyla 3 katlı olarak hizmet veren alanın hemen yanına aynı ebatlarda ancak 4 katlı yeni bir alan inşa edildi. Burası hizmete girdiğinde kapasite ikiye katlanmış olacak.

ŞAMİYE BÖLGESİ

Öte yandan genişletme çalışmaları için Kabe'nin kuzeyindeki Şamiye bölgesinde bulunan çarşı ve otellerden oluşan binden fazla binanın, Kral tarafından sağlanan 2 milyar dolarlık kaynakla satın alınıp yıkıldığı öğrenildi. Yıkım çalışmalarının devam ettiği, Kabe'nin bu yöne doğru genişletileceği belirtildi. Ayrıca bu bölgeye yine çok katlı oteller, alışveriş merkezleri ve hacıların ulaşımı için otobüs terminalleri yapılacak.

Kabe çevresinde yürütülen ve tamamı 10 yıl içinde tamamlanması öngörülen bu altı proje bittiğinde bölgenin görüntüsü tamamen değişmiş olacak. Bu projelerin dışında Kindama Tepesi çalışmaları kapsamında Kabe'nin yanındaki Kraliyet Sarayı Kompleksinin hemen arkasındaki tepede, gökdelen şeklinde otel binaları, alışveriş merkezleri kurulacak.
Ayrıca Kabe'nin hemen yanındaki Ecyad hastanesinin de yer aldığı kompleksin yıkılacağı, buraya çok katlı binalar kurulacağı, hastanenin bu binalardan birinde hizmet vereceği ifade ediliyor.

Kabe'nin güneyinde yer alan Hicrah bölgesinde ise şu anda 1170 metrekare olan ibadet alanının, 30 bin metrekareye çıkarılacağı belirtiliyor. Yeni projelerle Kabe'de ibadet alanının kapasitesinin 100 bin artırılacağı kaydediliyor. Kabe ve çevresinde hac zamanı ve Cuma günleri kılınan namazlar esnasında aynı anda 1,5 milyondan fazla insan ibadet edebiliyor.

 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol