sitene türk bayrağı 
www.siirlerinefendisi.tr.gg
   
  KALP GÖZÜ
  DOKUNMA BAŞ ÖRTÜME
 


Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne…
Acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne..
Medeni olmak eğer açmaksa bedeni..
Desenize hayvanlar insanlardan daha Medeni…!m akif ersoy





Baş örtüme dukunmayın siyasete alet etmeyin  
dinim gereğidir baş örtüm .
  
 


         

                                


 
Allah'ın emirlerini saptıranlara sadece acıyorum!
Başörtüsü Allah ın emri müslüman kadının kimlidiğir! Oysa bazıları Hz. Muhammed döneminde kadınların güneşten korunmak için taktıklarını söylüyorlar! Bunlar hakikati çok açık bildikleri takdirde kalplerindeki küfür ve kibir başlarını döndürmüş olmalı! Yada Rabbimizin dediği gibi ; kör ve sağır olmalılar..
Allah razı olsun





 

Bu  tüm  müslüman  kardeşlerimizin  ortak  yarası   baş örtüsü   başı  açık  gezenlere   kimse  bir  şey  demiyorsa   kapananlarada  kimse  bir  şey   demesin  ortak  dileğimiz  bu   inşallah  serbestçe  kapanan o  günleride  göreceğiz selametle  kalın 









 





Din özgürlüğü demek herkesn dinini istediği şekilde yaşamasıdr...yaşayamazsa veya bi yerlerde kısıtlanırsa demokrasi olmas hani bahsediolr ya konuşup konuşup sonra demokrasiye sığınıolr laiklik diyolar bi başörtüsü denince laiklik elden gitti diyolar Allah aşkına onların laiklik umurunda mı onların istedikleri batılaşmak modern olmak bunun için islam da bazı kurallar uymuyorlar.. lütfen olduğumuz gibi olalım biz müslüman ülkeyiz niye başka insanlara benziyoruz başörtü o seni beni yaratan içtiğiniz su yu veren Rabbinin emridir karşı gelirsek şirk olur bu yüzdn dikkatli olalım.





Kur an kerim de Baş örtüsü hakın da ayet.
 Nur süresi 31.ayet

Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz   Tesettürle ilgili ayetler:

"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir. " (el-Ahzab, 33/59).



 


O başörtün bayrağındır bırakma bacım
Sil artık gözyaşlarını dinsin bu acın
Başındaki örtün benim zafer sancağımdır bırakma bacım
Atsalar kor ateşlere sen yılma bacım
Zalim güçlü olsada örtü nedir uzatsada zafer bizimdir bacım




    
Başörtüme dokunma...

Bu kadar mucize bu kadar ayet
Sana bir etkisi olmassa şayet
Bari; hakikata etmesen biat
Hakdinime kutsalıma dokunma
BAŞIMI ÖRTEN ŞALIMA DUKUNMA

Müslümanın eli zararsız eldir
Bir ziyan görürsen Allaha bildir
Ağlatacağına birde sen güldür
Değişmez kanundur bindörtyüz yıldır
Zarar gördüm diye asla yakınma
Zayıflara zalim tavrı takınma

Medeni insanlar düşmanı okur
Bu kadar ışıkta olamaz sokur
Altını,gümüşü bırakıp bakır
Alacak duruma düştünse hakir
İmanıma kitabıma dokunma
Sonra ardından lanetle okunma

Hiçmi okumassın hiçmi görmessin?
Kutsal metinlere elis sürmessin
İnanca ait konuya girmessin
İlahiyyatın sırrına ermessin
Kur'anıma kitabıma dokunma
Mabedime mihrabıma dokunma



Tek gerçek ölümdür,tek gerçek iman
Secdeye varmadan açılmaz siman
Öldükten sonradır,feryad ve figan
Makberde yememek için bir tırpan
İslama ve imanıma dokunma
Benim en hassas yanıma dokunma

Aklın başındayken bir daha düşün
Kur'ana saldırmak olmasın işin
Cehennem yaşatma mü'mine kışın
Aynı olamassa için ve dışın
Bari mukaddesatıma dokunma
Eşarbıma başörtüme dokunma

Diyorsunki akıl akıldan üstün
O halde islama ne diye küstün
Mazluma fırtına ve tayfun estin
Hala küfür ile dolmazsa testin
Gel sen imana iz'ana dokunma
Zayıflara merhameti sakınma



çok güzel konu ne yazikki türkiyeyi bölmek isteyen insanların çeşitli oyunları var bunlardan biride ne yazikki türban meselesi amaç belli dindar olan halkı cahil bırakmak
Biryandan fakir kızları okutalım diyeceksiniz kampanyalar düzenleyeceksiniz ama O TÜRBANLIYSA
SEN OKUYAMAZSINIZ DİYECEKSİNİZ
SONRADA bu ülkede özgürlük var diyeceksiniz özgürlük var varsa kime
ülkeyi bölmek isteyen tüm yazarlara
ünüversite kampusunde abdullah öcalan afişi asanlara
ülkeye küfür eden yazarlara
olmasada ermeni soykırımı vardır diyen yazarlara
peki bu ülke için canını malını gözünü kırpmadan seven can veren dindarlar a varmı yoooook
çünkü onlar tehdit kime bu ülkeyi sevmeyen bölmek isteyen herkese
birgün elbet öyle güzel bir gençlik gelecekki ne sağcı ne solcu tamamen adaletçi olacak ben inanıyorum

evet bencede olması gerekli çünkü türkiye herkes kendi inanç çerçevesinde yaşamlı kimse kimseye müdahale etmesin olmamsı gerek yani herkes kendi inançıyla yaşasın istiyoruz 

Bütün Güzelikler Vatanım için
ALLAH Ülkemizin yardımcısı 0lsun
sevgilerimle
 


ÖRTÜNÜN ŞEKLİ


Kadınların vücut hatlarının [kaba avret yerlerinin şekli ve rengi] belli olmıyacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, fakat belli bir örtü şekli bildirmemiştir.

Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın mübarek hanımları, çarşafla örtünmemiştir. Hiçbir kitapta çarşaf giydikleri bildirilmemiştir. Milhafe, ferace, fistan, entari giydikleri birçok kitapta bildirilmiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri de, böyle değişik elbise giydiklerini 313. mektubunda bildiriyor. Bu hususlar, Cami'urrumuz ve Hidaye kitabında da bildiriliyor.

Kapanması gereken yerleri örtmek ve yukarıda bildirilen vücut hatlarını belli etmemek şartı ile kadınlar, bulunduğu şehrin adetine uygun giyinir. Çünkü elbise gibi mUbahlarda, şehrin adetine uymamak tahrimen mekruhtur. Zaruret olmadıkça, haramlarda hiçbir yerin adetine uyulmaz.

Peygamber efendimiz, ayaklarına kadar uzun gömlek, yani entari giymiştir. Şalvar ve pantalon giymemiştir. Bunları giymek adette bid'attir. Âdette bid'at olan şeyi yapmak günah değildir. Taksiye, uçağa binmek de adette bid'attir. Bunları yapmak günah değil dinin emridir. Bunun için adet olan yerlerde, kafirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin bol pantalon veya şalvar giymeleri caizdir, günah olmaz. Elbisenin şekli ibadet değil, adettir. Çünkü Peygamber efendimiz, papaz ayakkabısı, Rum elbisesi giymiştir.

Peygamber efendimizin böyle adet olarak yaptığı şeylere Sünnet-i zevaid denir. Bunları terketmek günah olmaz.

(Bir kavme benziyen onlardandır) hadis-i şerifi, ibadetlerde benzemenin tehlikesini bildirmektedir. Mesela papaz zünnarı ve haç takmak böyledir. Dikiş makinası, daktilo, elbise gibi şeyler ise adettir. Âdetlerde kafirlere benzemek günah olmaz.

Peygamber efendimiz, her zaman belli bir elbise giymezdi. Ba'zan Rum, ba'zan Arab elbisesi giyerdi. Kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi)

Ahzab suresinde kadınların cilbab giymesi emredien Cilbab nedir?

Cilbab, erkeklerin de, kadınların da giydikleri bir elbise, bir gömlektir. Zevacir ve Berika'daki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Haramdan cilbab [gömlek] giyen erkeğin namazları kabul olmaz.) [Bezzar]

(Haya cilbabını [örtüsünü] çıkarandan [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki]

Bu hadis-i şeriflerde bildirilen cilbabın çarşaf demek olmadığı, herhangi bir örtü olduğu açıkça görülmektedir. Cilbabın çarşaf değil, dış elbise olduğu tefsir kitaplarında da yazılıdır. Birkaçı şöyle:

Cilbab, baş örtüsünden daha geniş ve gömlekten kısa olan örtüdür. Yüzü ve bedeni örten her örtüye denir. (Ebüssü'ud tefsiri)

Cilbab, kadınların giydileri tek parça örtüdür. (Celaleyn)

Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsüdür. (Ruh-ul-beyan)

Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış kisvedir. (Elmalılı)

Cilbab, dışa giyilen örtüdür. (Tibyan)

Cilbab, milhafe, uzun entari veya baş örtüsü demektir. (El-Envar)

Nur suresinin 31. ayet-i kerimesinde, (Kadınlar, baş örtülerini yakalarının üzerine örtsünler) buyuruluyor. Eğer kadınlar çarşaf giyselerdi, baş örtüsünü yakanın üzerine örtmekten bahsedilmezdi.

Erkeğin hanımına vermesi vacib olan nafaka, yemek, elbise ve meskendir. Kisve ise, himar ve milhafedir. (Bahr)

Himar, baş örtüsü, Milhafe, dış örtü demektir. Buna eskiden ferace denirdi. Şimdi ise manto deniyor. Erkeklerin giydiği örtüye de milhafe denmektedir. Hz. Enes'in rivayet ettiği hadis-i şerifte, (Resulullah, milhafesini evde giyerdi) buyuruluyor. (Hatib)

Herkesin çarşaf giydiği bir yerde, birkaç kadının manto giymesi fitneye sebep olacağından uygun olmadığı gibi, manto giyilmesi adet olan yerlerde de çarşaf giyilmesi uygun olmaz. Çünkü bir yerde adet olan şeyler giyilmezse, gösteriş ve şöhret olur, fitneye sebep olur. Hadis-i şerifte (Fitneyi uyandırana la'net olsun) buyuruldu. (Hadika)

Nefsimize zor gelse de, dinimizin emirlerini yapmaya çalışmak lazımdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Nefsini hor gören dinine değer verir, nefsini aziz gören dinini horlamış olur. Dinin ise aziz olması gerekir. Nefsini besliyen dinini zayıflatmış, dinini besliyen, dinini de nefsini de beslemiş olur.) [Ebu Nuaym]

Tesettürle ilgili ayet-i kerimeleri Peygamber efendimiz açıklamış, alimler de bizlere bildirmiştir. Bu husustaki tartışmalar kasıtlıdır.

Kur'an-ı kerimde genel olarak herşey, kısa olarak bildirilmiştir. Bunları Peygamber efendimiz açıklamış, o günden beri uygulanmıştır.

Kur'an-ı kerimde (Sakın ana-babana öf deme) buyuruluyor. (İsra 23)

Bir kimse, ana-babasına öf demese, fakat sopa ile dövse, sonra da (Ben öf demediğim için, Kur'anın emrine uydum) dese, bu kimse Kur'ana uymuş mu oluyor? Âyet-i kerimenin ma'nası, (Ana-babanızı üzmeyin hatta onlara öf bile demeyin) demektir. (Beydavi)

Bunun için Kur'an-ı kerimdeki bir ayetin hükmünü öğrenmek için Kur'an tercümesine bakmak çok yanlış olur. Herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şerifler lüzumsuz olurdu.

Hırsızlık suçtur. Bir hakim, kanunları esas almadan, sırf Anayasa'ya göre bir hırsıza ceza veremez.Çünkü hırsızlığın cezası açıkça Anayasada bildirilmemiştir. Birçok hükümler kanunlarla açıklanmıştır.

Bunun gibi, dinimizin bir hükmünü öğrenmek için herkes Kur'an-ı kerime bakıp anlıyamaz. Kur'an-ı kerim, hadis-i şeriflerle açıklanmıştır. Hadis-i şerifleri de anlamak büyük ilim işidir. Bunları da İslam alimleri açıklamıştır. Onun için hiç kimseye sadece Kur'an tercümesi okumasını tavsiye etmiyoruz. Bir okuyucu "Kur'an tercümesi, okuyarak dinsiz oldum" diye acı bir itirafta bulunmuştu.

Tıp kitabı okuyarak, ilaç yapmak ve hastaya teşhis koymak yanlıştır. Kur'an tercümesinden hüküm çıkarmak bundan daha büyük yanlıştır. Çünkü yanlış ilaç kullanan ölebilir. Fakat yanlış hüküm çıkaran imanını kaybedip, sonsuz azaba düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kur'anı kendi görüşü ile açıklıyan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]

(Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden kafir olur.) [M.Rabbani]

Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, zinetlerini [zinet takılan yerlerini] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]

Bu ayet-i kerimeden kadınların başörtüsünü sadece yakasına örteceği, baş ve vücudunun diğer yerlerini örtmenin lazım gelmediği anlaşılabilir. Gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, zinetten maksat nedir? Kına, sürme boya mıdır, altın, gümüş gibi zinetler midir? Bu hususlar açık değildir, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Bir ayet-i kerime de şöyle: (Ey Nebi, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] cilbablarını [dış elbiselerini] giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, eza edilmemelerine daha uygundur.) [Ahzab 59]

Bu tercümeye bakıp "Kadın, tanınıp eza edilmemesi için dış elbise giyer. Tanınıp eza edilmezse, çıplak gezebilir" diyenler çıkmıştır. Bu ayetleri Resul aleyhisselamın nasıl açıkladığına bakmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kadının [yüz ve iki elinden başka] bütün bedeni avrettir) [Mecma'ul-enhür, El-mugni]

Bu hadis-i şerifte kadının tesettürü açıkça, bildiriliyor. Kur'an-ı kerimin 17 yerinde Resulullaha (De ki, bana tabi' olun) buyuruluyor. Allahü teâlânın Resulüne tabi' olup O'nun bildirdiği şekilde tesettüre riayet etmelidir!

Hz. Esma, ince elbise ile gelince, Resulullah baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirip (Ya Esma, bir kız, namaz kılacak yaşa gelince, yüz ve elleri hariç, vücudunu erkeklere gösteremez) buyurdu. (Ebu Davüd)

Hz. Âişe buyurdu ki: (İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür ayeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler) buyurdu. (Buhari, Nesai)

Kadın avrettir, tesettürü farzdır. Âyet-i kerimeyi kendi görüşüne göre tefsir edip bu farzı inkar etmek küfürdür.

Bir kadın açık gezse kafir olmaz. Fakat kapanmanın lüzumsuz olduğunu söylerse kafir olur. Günah ile küfür farklıdır. Eyyamcı birtakım medya kuruluşları, küfrü, günahtan çok küçük görüp, tesettürü inkar eden yazılar yayınlama gaflet ve dalaletinde bulunmuştur. Böylelerine aldanmamalıdır. 
Apaçık kitap kuran

Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitâb’ın âyetleridir. 12/1

- Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ki anlayasınız. 12/2

- Andolsun biz bu Kur’an’da insanlara her çeşit misâli türlü biçimlerde anlattık. Ama insan, tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. 18/54

- Şüphesiz ki Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. 19/9


Görüldüğü gibi Kuran tüm insanlara Hz Muhammed SAV aracılıyla Allah tarafından gönderilmiştir. Alimler, ulemalar Allah katında elbette mükafatlandırılacaklardır ama onlara kuranı insanlara öğretin diye bir emir gelmedi yada insanlara alimlere itaat edin denmiyor. İtaat edilecek öncelikli şey kuran , hz peygamber ve hadisleridir.
Siyah tesettür Kıyafet


Ben seni de sevmistim ama......
Basindaki örtüyü cok farkli sevdim.
Tesettüre girmeni sevdim.
Kalbindeki imani Kur´an okumani namazi kilmani sevdim.
Bir Nene Hatun´a ve bir de Zeynep el Gazili´ye benzemeni sevdim.
Hatirlar misin bana derdin ki´´Benim basörtüm ne zaman özgürlüge kavusacak
Ve ne zaman gözyaslarim dinecek?´´
Simdi ne oldu sana ne oldu da cok degistin.
Namazi kilmaz oldun Kur´an´i okumaz oldun tesettüre girmez oldun
Yilmis,yipranmis teslim olmussun,simdi soruyorum,
Yakistimi sana ?Yakisirmi bize ve yakisirmi yürekli insanlara.....
Söyle söyle be hey umudum söyle,
Ben seni de sevmistim ama....
Örtünmeni cok farkli sevdim.
Hak icin yasamani sevdim.
Kur´an´i ve namazi ögretmeni sevdim.
Bir gül gibi rengarenk acmani ve etrafina nurlar sacmani sevdim.
O senin basörtün var ya benim gönlümün sultaniydi
Tesettüre girdiginde benim canimin caniydin
Sana gerici dediklerinde,Seni kötülediklerinde.....
Basörtün icin derse almadiklarinda, inan ki ben can evimden vuruldum?
Ben seni de sevdim ama.....
ALLAH´i sevmeni cok farkli sevdim,
Hz.Resulü(s.a.v.)sevmeni sevdim.
Bir Hz. Hatice Hz.Aise ve Hz.Fatima´yi örnek almani sevdim.
Bir üniversite kapisinda basindaki örtünle direnmeni sevdim.
Yigit kizlar mücadeleyi sürdürürken,sen basini actin
degdi mi?
ALLAH´in ve Hz. resulun(s.a.v) sevgisini kaybetmeye
Bir diploma icin benim ve bizim sevgimizi kaybetmeye degdi mi?
Söyle söyle be hey umudum...?
 
 
Kadın ve erkeğin eşit olmadığı konular)

Söyleyeceklerimize şu soruyla başlayalım eşitlikmi yoksa adaletmi tercih edilir kadın erkeğe eşit değildir denilince neden bundan erkeğin değilde kadının aşağılandığı anlamı çıkarılıyor iki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek birinin diğerinden üstün olduğu anlamınamı geliyor böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında butavırlarıyla eşitsizliği kabullenmiş demektir vida somuna eşit değildir ama hangisi daha üstündür bir hüküm verilebilirmi yada ikisinin görevide aynımıdır inek boyunduruğa koşulursa haksızlık edilmiş olmazmı burada eşit davranmakmı daha akıllıcadır yoksa adaletli davranmakmı kadının hayatının zorluklarına tahammul edecek ağır işleri görecek makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü varmıdır bu işler kadına yaptırlırsa fıtrata yani tabii ve doğal olana karşı çıkılmış olunmazmı batılı bir düşünür tüketim uygarlığı kadınları ikiye bölüyor gittikçede daha fazla bölecek tüketen kadın üreten kadın birincisi kadınlıktan gün geçtikçe erkeliğe doğru kayıyor bu acaba iyi bir gidişmidir dersiniz tüketen kadın israf eden kadın demek değildir üreten kadında her konuda erkekler gibi üreten kadındır zerafette duygusallıkta nezakette şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez akli muhakemede soğukkanlılıkta fikri tahlil yani çözümlemlerde de kadın erkeğe yetişemez tarihte aristo sokrat beydaba şekspir mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır hangi önemli buluşu kadınalr gerçekleştirmiştir uzaya kaç tane kadın gitmiştir(götürülmüş değil çünkü farede götürüldü)dünyadaki ikiyüze yakın devletin kaçtanenesinin başı kadındır demekki bu konularda erkeğin görev sahasıdır bazı kadınların erkeklere ait bazı işleri başarıp birçok erekeği geride bırakması tamamen istisnai bir durumdur ayrıca öne geçmekle öne geçirilmeyi birbirine karıştırmamak gerekir erkeklerin bir kadına ileri bir görev veripte bakın işte kadınlarda bu makama yükselebiliyor demeleri kandıramcadır bu kadının değil yine erkeğin başarısıdır soruları çoğaltabiliriz onbeş yaşından doksan yaşına kadar teorik olarak hergün bir kaç tane çocuğun tohumunu atma gücüne sahip olan bir erkeğin yanında kadın yine teorik olarak ömrü boyunca n fazla kaç çocuk doğurabilir niçin dünyaca meşhur boksorler güreşçiler halterciler futbolcular kısaca sporcular hep erkek dirler dünya devletleri kadın haklarını tnımadıkları içinmi eğer bundansa niçin bu gücü erkeler elinde bulunduruyordas kadınlar değil tarih boyunca kadınların idareyi ele aldıkları imparatorluklar niçin hep yıkılıp gitmiişlerdir örnekmi endülüs roma emeviler abbasiler hatta osmanlılar bu durum aynı zamanda peygamberimizin bir mucizesini de gösterir idaresini kadınlara teslim eden hiç bir millet iflah olmaz ama bunlar erkeğin kadından mutlak üstünlüğünü elbette göstermez iki yüz yıla yakın bir zamandır kadın erkeğe eşit olduğunu savunan zavallılar(zavalllı diyorum çünkü iddialarını ispatlama gücüne bir türlü kavuşamıyorlar)niçin hala bunu ispatlayamadılar ispatladılarda kasıtlı olanlar görmezlikten geliyor denilirse niçin tuvaletlerini baylara bayanlara diye ayırıyorlar kanunlarında zorlayıcı bir madde bulunmadığı halde niçin erkekleri ile kadınları genellikle ayrı elbiseler giyiyorlar kanunlarıyla kadınların çalıştığı genelevler kuruyorlarda niçin erkeklerin çalıştığı genelevler kurmuyorlar niçin dünya kupalarına kadın yada karma sporcularla çıkmıyorlar fabrikalar niçin kaıdn işçi çalıştırmak istemiyorr ama niçin hastabakıcılar hemşireler çocuk yuvaları gibi şefkat ve merhamet isteyen kurumlarda çalışanların çoğu kaıdnlardır demekki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da birbirleirnden farklıdırlar tıpkı fiziksel ve psikoljik büünye açısından farklı oldukları gibi demekki kadınla erkek arasında mutlak bireşitlikten söz etmek imkansızdır bunu savunmak yada psikolojik hastalıktan yada başka sinsi duygulardan kaynaklanır onların neler olduğuna feniminizm ve kadın başlığı altında kısaca deyinmeye çalışacağım peşin ve fikir kabullenişlerden uzak olarak düşünebilen herkes mutlak anlamda kadın erkek eşitliğini savunanların butür bir eşitliği bir türlü gerçekleştiremedikleri gibi kaş yaparkende göz çıkardıklarını ve bu uğurda insanı eşitliğide ortadan kaldırdıklarını kabullenmek zorunda kalacaklardır çünkü girift bir makinede kendi yerinde çok büyük görevler yapan bir dişliyi aynı makinedeki bir başka dişliye benzemiyor diye yerinden alıp onun gibi yapmaya çalışmak hem her iki dişlinin görevini aksatmak hemde makineyi bozmak demektir çünkü heriki dişlininde kendi yerinde çok önemli görevleri vardır hiç biri değersiz olamaz ve bu onların birinin diğerinden mutlak üstünlüğünüde göstermez bunlar eşit yapacağız diye sokaklara döktükleri kadını erkek yapamamışlar ama kadınlığından çıkarmışlar ve maskaraya çevirmişlerdir kadın bu gayretlerel tavus kuşuna özenen karga durumuna düşmüştür bu durumda kadınlarda razı onlarda kendilerine butür hakların verilmesini istiyorlar denirse insan haklarına kavuşmaklamı yoksa haklarını elden çıkarmakllamı daha huzurlu olur diye sorarız cevabın ne olacağı elbette bellidir öyleyse butür hakların en ileri düzeyde verildiği iskandinav ülkelerindeki ahlaki çöküntü niçin niçin dünya üzerinde kadınlar arasındaki en ileri düzeyde intihar olayları oralarda görülüyor kırkını geçmiş kadınların yüzde on ikisi intihar ediyor kırk yaşına gelince bunlara hayatı çekilmez kılan nedir elde ettikleri haklarımı niçin batı ekonomik sahada bunca ilerlemişken her aradıkları maddi gereci otomatik olarak elleri altında bulurken doğu islam dünyası islamdanda teknolojidende uzak olmasına rağmen her yıl yüzlerce batılı kadın bu ülkenin insanlarıyla evleniyor söz konusu haklarına kavuşmak içinmi demekki samanda protein yada a vitamini yok diye ata et vermek yada ite saman vermek eşitlik olabilir ama adalet asla akıllılık asla bu çelişkileri satırlar dolusu çoğaltmak mümkündür demekki kadınların hukukunu korumak onlara her istediklerini yapma hürriyetini vermek değildir bu elbette erkekler içinde aynıdır hürriyetler eğer başka hakaları engelliyorsa ikisi arasında bir tercih yapmak gerekir bir hukukçumuzun dediği gibi mao çinde fuhuş yapmayı önlemeye kalkışmış iktisadi yapının bozulduğundan dolayı biçrelikten fuhuşa sürüklenen kızcağızlara iş vermiş alışmış kudurmuştan beterdir direnen bataklık ve kaldırım güzellerini ise seralarda toplayarak ıslah etmeye çalışmıştır işte aydınlarımıza bir pratik çalışma sorusu bu tutum kadını hot görmeninmi yoksa insanlık değeri bakımından erkeğe eş saymanınmı belirtsi idi ikinci soru bu tutum antidemokratik ve ilkel bir tutummudur yoksa çağdaşlık adına onaylanması gereken ir davranışmıdır üçüncü soru iyi bir davranıştır derseniz niçin aynı şeyi bir müslüman söylerse gericilik oluyor da mao söylerse hikmet oluyor


 


SORU: İslâm´da kadının tesettürü nasıl olmalıdır?

CEVAP: İslâm´da kadının tesettürü, el hariç bilekten, ayak bileğinden ayak hariç, yüz hariç her tarafını örtmek tarzında olmalıdır. Fıkıh kitaplarında, fitne bahis konusu olduğunda yüzüne de peçe takarsa iyi olur diye de bir hüküm vardır. Orası mecbur değil ama, fitne olacaksa, bakılacak, sataşılacak vs. gibi durumlar olursa örtmesi iyi olur denmiş.

Örtü bol olacak; el hariç, ayak hariç, yüz hariç bütün vücudunu örtecek, vücudunun hatlarını belli etmeyecek!..

Şimdi --streç diyorlar galiba-- dar bir blue-jean pantolon giyiyorlar; bu tesettür değil!.. Neden?.. Bütün her şeyi belli... Veyahut üstüne dar bir blûz giyiyor, her tarafı belli... Olmaz! Veyahut şeffaf, altı görülüyor. Olmaz!

Bir hadis-i şerifte okumuştuk, Peygamber Efendimiz: "Kâsiyâtün, âriyâtün" diyordu. Ahir zamandaki bazı insanları anlatırken, "Giyinmiş ama çıplak!.." Nasıl giyinmiş ama çıplak?.. Elbisenin kumaşı şeffaf, görünüyor alt tarafı da ondan... Örtecek, altını göstermeyecek, vücut hatlarını belli etmeyecek!.. Yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını güzelce kapatması lâzım! İslâm´da örtü böyledir.

--Hocam, ben öyle örtünürsem patlarım!

--Hiç bir şey olmaz. Ben senden daha fazla örtünüyorum. Erkekler daha fazla örtünüyor. Öyle değil mi?.. Erkekler maşaallah kadınlardan daha fazla örtünüyor. Daha az örtünme hakları varken, erkekler daha fazla örtünüyor. Bol giyersin. Bol olduğu zaman havalanır içi, hiç bir şey olmaz. Böyle güzelce örtünmesi lâzım geliyor. Tesettür böyle...

Asıl ince tesettür ise, hassas, tam böyle takvaya uygun tesettür, erkeklerin gözüne hiç görünmemek... En güzeli o... Yâni, giyimli de olsa ortada görünmemek... Erkeklerin gözünün önünde geziyor, çarşıyı dolaşıyor, pazarı dolaşıyor, alışveriş yapıyor, kumaş beğeniyor, başörtü beğeniyor... Sütyenini, acaba bu numarası bana uyar mı, uymaz mı diye sorarak alıyor, ediyor... Olmaz!.. Mümkün olduğu kadar, böyle şeyler yapmayacak. Nazarlara, gözlerin dikildiği bir duruma gelmemeğe gayret edecek. Güzel olanı bu!..

Çarşı pazar işini kocası yapsın, oğlu yapsın, akrabası yapsın...

--E, iyi kumaşı bilemezler!

--Biraz kötü kumaş giy, ALLAH rızası için!.. İyi tarif et!.. Muvakkat olarak getirsinler; beğenirsen alırsın, beğenmezsen iade edersin... Ama, çarşıya pazara gidip de, elin adamıyla alışveriş, konuşma vs. olmasın.

Ben şimdi hoca olduğum için, zaman zaman gösterip anlatıyorum: Bakın, çarşıya gitmiş şu kadıncağız... Başı örtülü mü, örtülü... Mantosu var mı, var... Bak, biberleri almak için eğildi, neresine kadar görünüyor!.. Tesettür olmuyor. Beyler hanımlarına dikkat edecekler. Altına şalvar giyinecek, eğilse de görünmemesini sağlayacak.

--Uzun mantom var ya, dizimin altında!..

Dizinin altı da zaten nâmahrem... Orasını da göstermemen lâzım, bileğine kadar...

--Naylon çorap giyiyorum!

Naylon çorap örtü değil... Naylon çorap hiç bir şey değil... Ne ısıtır, ne örter. Yalnız bir işe yarar: Parmakların arasında mantar üremesine yarar, kaşıntı yapmağa yarar. Ayağının sırtı kaşınmak isteyen naylon giysin!.. O kadar. Başka bir işe yaramıyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "ALLAH rahmetine erdirsin şalvar giyenleri!.." Erkek için de öyle, kadın için de öyle... Şalvar giydiği zaman eteği isterse açılsın, isterse otursun, ister dizini kaldırsın, ister tarlada çalışsın... Neden bizim Adana´mızda, Urfa´mızda, Antalya´mızda halkımız şalvar kıyafetini benimsemiş?.. Tarlada da çalışıyor, her işi yapıyor. Bol, gayet güzel, gayet rahat... O sıcak şehirlerde, o sıcaklığa rağmen gayet rahat çalışılabiliyor. İslâm´ın tesettürü böyle aziz ve muhterem kardeşlerim!..

SORU: Tesettür sadece çarşafla mı olur, mantoyla tesettür sağlanamaz mı?

CEVAP: Hayır! Tesettür çarşafla değil, hasırla bile olur. Dışardaki namaz kılınan hasırı bürünse, hasırla bile olur. Mühim olan, insan günah yerlerini, ayıp yerlerini örtmesidir. Bu örtmeyi nasıl sağlarsa, olur.

Bizim Hanefî fıkhında, ille belli bir kıyafet olacak, ille belli bir renk olacak diye şart yoktur. Muhtelif şekillerde olabilir. Çarşaf olur, harmânî olur, abâye olur, bol manto olur... Daha başka şekiller olur, bol şalvar olur... Mühim olan vücudun hatlarının belli olmaması ve kumaştan öbür tarafının görünmemesi... Öbür tarafı göründü mü, içi belli oldu mu, kalın kumaş olsa bile olmaz!

Bu iki şarta dikkat ederek, vücudun hatları belli olmayacak ve içi görünmeyecek tarzda; kadınlar için yüz ve eller, ayaklar hariç her tarafın örtülmesi lâzım gelir. Naylon çorap, altı göründüğü için tesettür değildir. O çorabın göründüğü her yerde, vücudu görünüyor demektir. Tesettür olmamış oluyor.

Zâten de, o çorabı giydiği zaman, giymediğinden daha da cazib olduğunu cümle cihan halkı biliyor. Çorapçılar da reklam yaptırırken bu hususu öne çıkarıyorlar.

O bakımdan, böyle öbür tarafı görünen naylon çorap tesettür olmaz; güzelce örtünmesi lâzım! Bunu böylece bilesiniz.

SORU: Pardesü tesettür yerine geçer mi, ille çarşaf mı olmalı?..

CEVAP: Muhterem kardeşlerim! Bu konuda alimler toplanmışlar, müzakere etmişler, bir kitap yazmışlar. Dün akşam elimdeydi, bu sabah da masamda duruyor, ciddî bir kitap... Bizim fıkıh kitaplarından ben delilleri getirdim, burda bize derse gelen kadınlar daha önceden sormuşlardı. Onlara eski senelerde söylemiştim.

Çarşaf mecburiyeti yok dinimizde... Cilbâb kelimesi var Kur´an-ı Kerim´de... Bu cilbâbın ne olduğu hususunda ulemâmızın kavilleri çok muhteliftir. "Omuzları örten bir başörtüden, topuklara kadar inen bir örtüye kadar, bu işi gören her kıyafete şamildir." diye ulemâmızın kat´î kanaati vardır. Hanefî fakihlerinin, büyüklerimizin kanaati de budur.

Binâen aleyh, İslâm´ın örtmesini emrettiği azalarını, altı görülmeyecek şekilde, münâsib bir bollukta, şeffaf olmayan bir kumaşla örtündüğü zaman tesettür yerine gelmiş olur. İlle çarşaf olma mecburiyeti yoktur. Ulemamızın, Hanefî fukahâsının, din alimlerinin, kitap yazmış, toplantı yapmış insanların genel kanaati budur.

Bizim dinimiz tek bir model, tek bir kıyafet üzerinde durmuyor. Zâten İslâm ülkelerinde de kıyafetler muhtelif... Yâni aynı ölçüyü sağlıyor ama, formlar, şekiller farklı olabiliyor; örtünmeyi esas alıyor.

SORU: Örtünme için belli bir kıyafet şartı var mı?

.

SORU: Erkeklerin kot pantolon veya diğer sıradan insanların giydiği acâib modelde elbiseler giymeleri ve hanımların da pardesünün altına pantolon giymeleri, takvâ sahibi bir müslüman için normal sayılır mı?

CEVAP: Mesele tam böyle değil... Erkeğin üstüne bir pardesü vs. giymeden kot pantolon giymesi gibi söylemek lâzım!.. Düşmanlık doğrudan doğruya kotun kendisine değil... Pantolon dar olduğu zaman, vücut azaları, ayıp yerleri belli olacak şekilde olduğu zaman uygun olmaz. Mesele odur.

İster kot olsun, ister merinos kumaşı olsun, isterse Suudî Arabistan´dan getirilmiş, deve yününden yapılmış kumaş olsun, farketmez. Ayıp yerleri belli olacak şekilde bir kıyafet dikilmiş olduktan sonra, o dar kıyafet uygun değildir İslâm´da... O bakımdan uygun olmuyor.

Kadınların pardesülerinin altına pantolon giymeleri güzel bir şeydir. Takvâ bakımından da güzel bir şeydir. Çünkü, kadının ayağı sürçebilir, yere düşebilir; otobüse binerken, vasıtaya binerken, merdivenlerden inerken çıkarken eteği açılabilir.

Peygamber Efendimiz, şalvar giyenlere hayır dua etmiştir. Birisi böyle düştü de; şalvarlı bir kimseydi, gözünün önünde düştü. Tabii, hiç bir yerinin açılması, görülmesi bahis konusu olmayınca, şalvarı tavsiye etti Peygamber Efendimiz... Yâni bol alt kıyafetini medhetti.

Onun için, kadının pardesünün altına bir de pantolon giymesi, katmerli güzel bir şeydir. Ama bu pantolon dediğimiz yine dar olmamak şartıyla... Dar olmamak, erkek için de öyledir, kadın için de öyledir.

Bizim Adana taraflarının, Antep taraflarının, Urfa taraflarının bol kıyafetleri vardır. Tabii, onlar azayı belli etmiyor, müstehcenlik olmuyor. Bunlar olabilirse de, öteki dar pantolonlar olmaz. Bunun kot olmuş olması veya başka kumaştan olmuş olması farketmez. Eğer böyle bir pantolon giymişse bir kimse, namaza pardesü ile gelmesi lâzım!.. Veyahut, uzunca bir kıyafetle gelmesi lâzım ki, edep yerlerinin şekli şemâili belli olmasın.


SORU: Kızlar pardesü veya manto altına pantolon giyebilirler mi?

CEVAP: Manto veya etek veya pardesü altına pantolon giyebilirler. Sadece pantolon giyip de avret yerleri görülecek bir şekilde gezemezler. Yâni, pantolon giymek yasak değil; pantolonu üstünden etekle, pardesü ile veya entari ile örttü mü, pantolon giymek çok iyi... Çünkü pantolon daha iyi koruyor. Düşse de, bayılsa da hiç bir yeri açılmayacak, saçılmayacak. Tesettür bakımından uygun olduğundan pantolon iyi...

Peygamber Efendimiz, şalvar giyenlere, "ALLAH onlara rahmet eylesin, rahmetine gark eylesin..." diye dua etmiş. O devirde tabii şalvar dikmek, giymek de kolay değil; teşvik etmiş. Şöyle bir peştemal gibi bir şeyi bürünüp öyle gezerlermiş. Kumaş yok, terzi yok, iplik yok, iğne yok... Bizim sahip olduğumuz şartlar yok...

Dünyanın bir çok yerinde böyledir. Malezyası, Hindistan´ı, Pakistan´ı, Afrika´nın bir çok yerleri hâlâ böyledir. Ne yapsın, böyle örtünüyor; içine bizim giydiğimiz gibi bir don giyemiyor. Ama içdonu giymek, şalvar giymek, pantolon giymek tesettürü sağladığı için, erkek için de iyidir, kadın için de çok iyidir.

Ama kadın, pantolonu giyer de üstüne bir şey giymezse çok fenâ oluyor. Niye fenâ oluyor?.. Câzibedar oluyor, haram yerler meydana çıkıyor. Bu sefer daha büyük günah oluyor. Örtünmüş olmuyor.

Örtünmenin esasını her zaman burda söylüyorum: Örtünmede vücut hatları örtülecek, belli olmayacak. Vücudun hatları saklanacak!.. Ne diyor:

(Velâ yübdîne zînetehünne) "Kadınlar zînetlerini izhar etmesinler, göstermesinler!" buyruluyor Kur´an-ı Kerim´de... Zînet nedir?.. Göğüs zînettir, kalça zînettir, bel zînettir, gerdan zînettir, saç zînettir; göstermeyecek bunları!.. Başını örtecek, saçını örtecek, boynunu örtecek... Vücudunu da bol bir şeyle örtecek ki, görünmesin!.. Göründü mü, veyahut belli oldu mu; olmaz!..

--Efendim böyle şey olur mu, Fâtıma Ana gömleği gibi?..

--Tabii ya, bak ne güzel söyledin, Fâtıma Ana gömleği diye... Bol olacak tabii...

Hacca gidiyor hacı hanımlar, köylü hacı teyzeler... Güzel, entarisi bol, omuzdan büzgülü, bol yapmış. Beline bir kuşak sarmış. Yâ kim söyledi sana bu kuşağı sar diye?.. Bir kuşak bağlamış, iyi olmamış. Neden?.. Her şeyi meydana çıkmış.

Pakistanlı hanımlar geliyor hacca... Onları memleketi çok sıcak galiba; başına incecik bir tül örtmüş, incecik bir tülden blüz yapmış... Terliyor da... Haydii, çıplak gibi oluyor. Kâbe-i Müşerrefe´yi tavaf ederken, orada namaz kılarken, bu kıyafetle oraya gelinir mi?.. Bunların hocaları yok mu, söylemez mi?.. Hocaların söylemesi lâzım!..

Olmaz böyle, bu tesettür değil... Altını göstermemesi lâzım!.. Altı göründü mü, tesettür değil... Şekli belli oldu mu tesettür değil... Erkek için de öyle... Şimdi kadın için söylüyoruz.

Erkek de bir blue-jean pantolon giyiyor; önü arkası boğum boğum, yumuk yumuk her tarafı meydanda... Olmaz! Namaz da olmaz. Arkasındakinin namazını da bozar.

Niye hocaefendiler cübbe giyip mihraba geçiyor?.. Tesettürü sağlasın diye... Erkeğin de tesettürü var, erkeğin de bir yerlerinin belli olmaması lâzım!.. Olmaz öyle şey...

Onun için, kızlar mantonun altına, eteğin altına, pardesünün altına pantolon giyebilirler. Pantolon yasak değil... Üstüne bir şey örtmeden, sırf pantolon giymek tahrik edici oluyor; o doğru değil...
  

 

Türban

Doğrumu
Yanlış mı?
Varmı
Yok mu?
Atıyormu
Yazıyor mu?

Kesinmi
Hüküm mü?
Siyasalmı
Simge mi?

Kim demiş
Kime demiş.

Eğrimi
Büğrü mü?

Kaosmu
Kaotik mi?

Lagamı
Lugamı?

Mahallemi
Baskı mı?

Ayrımı
Gayrı mı?

Cılıkmı
Ayrımcılık mı?

Sözün kısası güzelse eğer,
Diyeceğim:
Yıldızlar kadar özgür olmalı kadınlar.

Amma en nadide pırlantalar,
Sedef kutularda saklanır.

Değerli sırlar saklandığı kadar,
İnsan özgür kalır.
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol